İş Kazaları, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hem ekonomik hem de yönetimsel açıdan birçok olumsuz sonucu beraberinde getirmektedir. Özellikle ölümle sonuçlanan iş kazalarının sebeplerini ortaya koymada, çalışanların yaş faktörünün etkili olabileceği değerlendirilmektedir. Çünkü yapılan araştırmalar, bireylerin yaşlanma ile birlikte birçok fiziksel ve bilişsel yetenek kaybına maruz kaldıklarını ortaya koymaktadır. Çalışanların yaşı ile performansları, çalışma güçleri, kavrama ve hareket yetenekleri, refleksleri arasında göz ardı edilemeyecek derecede bir ilişki vardır. İnsanların kas gücü 20-30 yaş dönemlerinde en yüksek düzeye ulaşmakta, bu yaş döneminden sonra ise yavaş yavaş azalmaya başlamaktadır. Yaşlanmayla birlikte çalışanların düşünme, algılama, tepki verme, öğrenme, sorunlara çözüm bulma gibi fonksiyonel açıdan yetenekleri azalmaktadır. Ortaya çıkan bu yetenek gerilemeleri çalışanların verimliliğini ve güvenli davranışlarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.[2]
Ülkemizde çalışanların yaşı ve İş Kazaları arasındaki ilişkinin ortaya konulmasına yönelik yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar, genellikle genç işçilerin yaşlı işçilere göre daha fazla iş kazasına uğradığını ortaya koymuştur. Bu durum yaşlı işçilerin çalıştıkları işte tecrübe kazanmış olmalarıyla açıklansa da yaşlı işçilerin hızlı el becerisi gerektiren işlerde gençlere göre daha fazla kazaya maruz kaldıkları da bilinen bir gerçektir. Bunun yanı sıra yaşlanmaya bağlı olarak çalışanların görme fonksiyonlarının zayıflaması, işitme problemleri ve çalışmaya uyum sağlayamamaları da daha çok kazaya maruz kalmalarına neden olabilmektedir.[2]
Van Zelst, Hindistan’da bir bakır fabrikasında 1200 işçi üzerinde yaptığı araştırmada, ortalama yaşı 29 olan işçi grubunun, ortalama yaşı 41 olan diğer bir işçi grubuna göre kazaya uğrama oranlarının daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Van Zelst, yaş faktörünün işte geçen süreye göre, kaza oranında güçlü bir etkisi olduğunu gözlemlemiş ve genç işçilerin geçirdikleri iş kazalarını açıklamada önemli bir faktör olduğunu vurgulamıştır.[1]
Sakarya ilinde bir inşaat sahasında çalışan işçiler üzerine yapılan bir çalışmada, işçilerin yaş gruplarına göre iş kazası geçirme sıklığı 24 yaş ve altı grupta %16,7, 45 yaş ve üstü grupta ise %31,4 olarak tespit edilmiştir. Yine bu çalışmaya göre; inşaat iş kolunda iş kazası geçirme sıklığı, işe yeni başlayanlarda ve ileri yaşlarda fazla görülmekte olup, genç işçilerin bu durumu deneyimsizlikten, yaşlıların ise deneyimlerine güvenerek daha dikkatsiz davranmasından kaynaklanmaktadır.[2]
Teknik personellerin İş Kazaları geçirme ve kazaların önlenmesine yönelik görüşlerin belirlenmesine yönelik yapılan bir çalışmada; 217 teknik personelden %6’sının iş kazasına maruz kaldığı, kazaya uğrayanların %25,9’unun 26 – 30 yaş grubunda yer aldığı, bu grubu %18,5’lik oranlarla 31 – 35 ve 36 – 40 yaş grubu çalışanlarının izlediği, saptanmıştır.[3],[2]
Fransa’nın Meurthe-et-Moselle bölgesinde inşaat sektörü çalışanlarının 2 yıllık kaza kayıtlarına dayanan araştırmalarında 30 yaşından genç çalışanların 30 yaşından yaşlı olanlara nazaran daha fazla kazaya maruz kaldıklarını tespit edilmiştir.[4]
Türkiye’de tersanelerde vuku bulan ölümlü iş kazalarını ele aldıkları çalışmada, yaş ve tecrübe ile birlikte ölümlü iş kazası riskinin azaldığı belirtilmiştir. Bu çalışmalarda, genel yaklaşım, yaşın ilerlemesi ve tecrübenin artmasıyla risk alma davranışının azalması, bilinç ve farkındalığın artması ile kazalara maruz kalma frekansının azalması şeklindedir.[5]
Hayatta kalma ve IQ seviyesi arasındaki ilişkiyi bireylerin reaksiyon zamanları ile açıklayan bir çalışmada, yazarlar uzun soluklu bir araştırma sonucunda IQ seviyesi yüksek olan orta yaşlı deneklerin 14 yıl sonra IQ’su nispeten düşük olanlara nazaran daha fazla hayatta kaldıkları tespit edilmiştir.(6) Bu ilişkiyi açıklarken, reaksiyon zamanı kısa olanların kendilerini tehlikelerden daha kolay sakınabilecekleri olgusuna değinilmiştir.
Yaşlanma ve iş kazası sonucu ölüm riski arasındaki ilişki de genelde doğrusal olarak açıklanmaya çalışılmıştır. Literatürde yaşın iş kazaları üzerindeki etkisini inceleyen çalışmalarda, genel anlamıyla ilişkiye doğrusal bakıldığı ve analizlerin sonucunda yaşın ilerlemesinin (30-44 yaş sonrası) kaza riskini azalttığının ortaya konduğu gözlenmiştir.
Tablo 1, Şekil 1 ve Şekil 2’ teki verilerden, yıllar itibariyle en fazla 18-24 yaş ve 25 – 29 yaş grubundaki çalışanların, daha sonra da 30 – 34 yaş gurubundaki yetişkinlerin yoğun olarak iş kazasına maruz kaldıkları görülmektedir. Bu durum, bu yaş grubunda çalışanların sayıca diğer yaş gruplarında çalışanlardan daha fazla olmasıyla açıklanabilir olsa da böyle bir neden, tek başına konuyu açıklamakta yeterli olmayacaktır. İş kazasına uğrayan çalışanların yaş ortalamasının 30’lu yaşlar olması da, özellikle orta yaş grubundaki çalışanların daha çok kazaya maruz kaldığını göstermesi açısından önemlidir. Yaş grupları arasında en az iş kazası 14 ve altı yaş grubunda meydana gelmiştir. Diğer taraftan en çok iş kazası yıllara göre 25 – 29 yaş grubunda gerçekleşmiştir. Bunu 30 – 34 yaş gurubu takip etmektedir. Ortalama kaza sayıları ele alındığında, 25 – 29 yaş grubu en büyük ortalama iş kazasına sahiptir. En az iş kazası ortalaması, 60 yaş ve üstü yaş grubundadır. Yaş ve iş kazasına uğrama sıklığı açısından yapılan değerlendirmeler ortalama olarak genç çalışanın yaşlı çalışana göre kazaya uğrama ve yaralanma riskinin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Tablodaki verilerden, çalışanların 18 -29 yaş grubunda kendine güven duygusu en üst düzeye çıktığı, bu nedenle de bu gruptaki çalışanların daha dikkatsiz ve sorumsuz davrandıkları, iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınması gereken tedbirlere karşı duyarsız kaldıkları yorumu yapılabilir.[2]
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası tarafından yapılan araştırmalarda; sendikaya üye işyerlerinde meydana gelen iş kazalarının ortalama %50‘sine 26 – 35 yaş grubu işçilerin maruz kaldığı tespit edilmiştir. Tablodan da anlaşılacağı üzere, 26 – 35 yaş grubunda bulunan işçilerin iş kazası eğilimi son derece yüksektir. Yıllar itibariyle bu yaş grubunun kaza eğiliminde ve kazaya maruz kalma oranında herhangi bir azalma olmamış, %47,5 ila %53,74 aralığında seyir izlemiştir. Bu yaş grubundan sonra iş kazalarına maruz kalma oranının azaldığı; 55 ve üzeri yaş grubunda ise sıfıra yakın bir noktaya geldiği Tablo 2’de ve Şekil 3’te görülmektedir. 55 ve üzeri çalışan sayısının az olması, bu yaş grubundaki işçilerin genellikle beyaz yakalı olması ve ofis işyerlerinde çalıştırılmasının buna etki ettiği söylenebilir.[2]
Gerek ülkemizde ve gerekse diğer ülkelerde yapılan araştırmalar, iş kazası sıklığının genç işçilerde daha yüksek oranlarda ortaya çıktığını, özellikle 20 – 35 yaş arası kişilerde iş kazası sıklığının en yüksek orana ulaştığını, sonraki yaşlarda ise azaldığını göstermektedir. Bu yaşlardaki çalışanların kazalarla daha fazla karşı karşıya kalmaları, çalışanların tecrübesizliği, dikkat ve sorumluluk duygularının az olması, 35’li yaşlardan sonra kişilerde tecrübe, dikkat ve sorumluluk duygusunun artmasıyla açıklanabilir. Belirtmek gerekir ki, genç işçilerin yaşlı işçilere oranla daha fazla kazaya maruz kalmalarını sadece yaşlarına dayandırmak eksik bir değerlendirme olur. Genç işçilerin daha fazla kaza geçirmeleri, genç işçilerin yaşlılara oranla daha tehlikeli işlerde çalıştırılmaları, genç işçilerin aile sorumluluklarının olmamasının dikkatsiz davranmalarına etki etmesi, iş deneyimlerinin az olmasının makinelerden kaynaklanacak tehlikelerden haberdar olmamaları, gençlikleri nedeniyle aşırı güven duygusu içinde olmaları, disiplinsiz davranışlara meyilli olmaları gibi nedenlere de bağlanabilir.
Sonuç olarak insan yaşadığı çevre, çalıştığı işyeri ortamı, kullandığı malzeme, makine ve teçhizatla yakın ilişki içindedir. Elbette ki bu etkileşimler içinde bir kazanın meydana gelmesi olasıdır. Literatürde iş kazalarının nedenleri ve kazalara etki eden faktörler, genellikle kaza sebep teorileri ve kaza sınıflandırmaları ile iç içe girerek ve bazen de biri diğerinin yerine kullanılarak ele alınmıştır. Bu araştırmalar sonucunda iş kazalarının nedenleri; insanlara bağlı nedenler (beşeri nedenler), fiziki ve mekanik çevre koşullarına bağlı nedenler (teknik nedenler) ve umulmadık olaylar olmak üzere üç ana grupta toplanmıştır. İnsanlara bağlı kaza nedenleri kişisel özelikler, fizyolojik faktörler, psikolojik faktörler; fiziki ve mekanik çevre koşullarına bağlı kaza nedenler ise makinelere bağlı kaza nedenleri, üretim organizasyonlarına bağlı kaza nedenleri, çevresel faktörlere bağlı kaza nedenleri şeklinde alt gruplar halinde sınıflandırılabilir. Kazaların nedenlerini bu çalışmada açıklanan sınıflandırma ve faktörlerden sadece biri ile(yaş faktörü) açıklamak elbette ki mümkün değildir. Bu faktörlerin birbirinden bağımsız olarak ele alınması, kazaları önleme hususunda yapılacak çalışmaları etkisiz kılabilir. Zira kazaların birçok faktörün değişik oranlardaki paylarının etkilenişi ile meydana geldiği kanısı kuvvet bulmaktadır. O halde, kazaları önleme hususunda yapılacak çalışmalarda, konuyla ilgili elde edilebilecek bütün faktörler birlikte analiz edilirse, kaza üreten unsurlar hakkında yönetimi uyaran, erken önlem alınmasına olanak sağlayan yeni teknikler geliştirilebilir.
Kaynakçalar:
[1] Mehmet Zülfi Camkurt, İşyeri Çalışma Sistemi ve İşyeri Fiziksel Faktörlerinin İş Kazaları Üzerindeki Etkisi, TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt:20, Sayı:6, Cilt:21, Sayı:1, Ankara, 2007/Mayıs-Ağustos s.81.
[2] Mehmet Zülfi Camkurt, Çalışanların Kişisel Özelliklerinin İş Kazalarının Meydana Gelmesi Üzerindeki Etkisi-TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, 2013-24. Cilt Sayı 6
[3] Handan Kepir, İş Kazaları nda İnsan Faktörü ve Eğitimi, Çeşitli Boyutları ve Çözüm Önerileri ile İş Kazaları Seminer Bildirileri, MPM Yayınları No: 284, Ankara, 1983, s.96-104.
[4] Ahmet Çelikkol, İş Kazalarında Ruhsal Etmenler, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Doçentlik Tezi, İzmir, 1977, s.28.
[5] Yaşar Spor, İş Kazaları nı Minimize Etmede Psikoteknik, İşgücünün Seçimi ve İşe Yönlendirilmesinde Psikoteknik Yaklaşım Sempozyumu, MPM Yayını, No:403, Ankara, 1990, s.175; İlhan ERDOĞAN, İşletmelerde Kişi Değerlemede Psikoteknik, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayını No:188, İstanbul, 3.Baskı, 1987, s.252.
Gerçekten güzel bir araştırma olmuş. Emeğinize sağlık
Teşekkürler…Yazılarımın devamını takip etmeniz dileği ile…