Demir çelik sanayi, birbirini tamamlayan (entegre) özellikte bir sanayi sektörüdür. Bağımsız olarak çalışabilen ve çeşitli demir-çelik ürünleri üreten alt sektörlerden oluşmaktadır. Bunlar; Uzun Hadde Ürünleri, Yassı Hadde Ürünleri, Vasıflı Çelik Ürünleri, Demir-Çelik Döküm Sanayi, Çelik Borular ve Ferro Alaşımları’ dır. Demir çelik sanayi tüm dünyada lokomotif sanayi olarak adlandırılmakta ve gelişmişliğin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Otomotiv, makine, beyaz eşya, savunma, inşaat ve ulaştırma gibi birçok sektöre ara malı üretmesinden dolayı sektör stratejik bir öneme sahiptir.
Ülkemizde de stratejik bir öneme sahip olan Demir Çelik Sanayi Sektörünün Türkiye’de yakın tarihine baktığımız vakit, Türkiye 2000 yılında 15 milyon ton olan ham çelik üretimi ile Dünyada 17. Avrupa’da 6. en büyük Demir Çelik Sektörü unvanına sahip ülke iken, 2009 yılında 25 milyon ton seviyelerine ulaşan üretim ile Dünyanın 10., Avrupa’nın ise 2. en büyük Demir Çelik Sektörü konumuna yükselmiştir. 2010 yılında ise Türk Demir-Çelik üretimi, toparlanan dünya ekonomisine paralel artışa geçerek 2008 yılı üretimini yeniden yakalayarak yeni eklenen kapasitelerin de etkisi ile günümüzde kriz öncesi aylık üretim seviyelerini yakalamış durumdadır. Nitekim ülkemizde 8 Ağustos 2012 tarihli verilerine göre; Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluş listesinde yer alan demir-çelik kuruluşlarının sayısı 61 olup söz konusu firmaların üçü ilk 10’da yer almaktadır. Bu firmalardan; Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. 7. sırada, İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. 8. sırada, İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi A.Ş. 9. sırada yer almaktadır.
Son yıllarda ise Çin kökenli çelik ürünlerinin gerek yurt içinde gerek ihracat pazarlarımızdaki varlığını artırması, sektörü olumsuz yönde etkilemiştir. Türkiye’de ham çelik üretimi 2012 yılında 35,9 milyon ton ile rekor düzeyde gerçekleşmesine karşılık izleyen yıllarda gerileme eğilimine girmiş ve 2015 yılını 31,5 milyon tonluk üretimle tamamlamıştır. 2016’da ise, yurt içinde ham çelik üretimi fiyatlarındaki gelişmelerin etkisiyle yıllık bazda %5,3 artarak 33,2 milyon tona ulaşmıştır.
Yukarıda kısaca bahsettiğimiz üzere ülke genelinde üretimin temelini oluşturan sektörlerden biri olan demir çelik sektörü ülke ekonomisi ve sanayileşmede lokomotif sektör olma özelliğinin yanısıra bugün demir-çelik sektöründe faaliyet gösteren yaklaşık 31 bin işyerinde 160 bin kişinin istihdam edilmesi de sektörün önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Ancak sektörün bu çarpıcı özelliklerinin yanında İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatına göre demir-çelik sektörü çok tehlikeli işler sınıfında yer alması ve sonucunda meydana gelen ciddi meslek hastalıkları ve iş kazaları sektörün maalesef bir başka çarpıcı özelliğini ortaya koymaktadır. Bu durumu daha anlaşılır bir şekilde açıklamak gerekirse 5510 Sayılı Kanunun 4-1/a Maddesi Kapsamındaki Sigortalılardan İş Kazası Geçiren ve Meslek Hastalığına Tutulan Sigortalı Sayılarının Ekonomik Faaliyet Sınıflamasına ve Cinsiyetlerine ilişkin 2016 yılına ait istatiksel verilerde Türkiye’ de demir-çelik sektöründe 2016 yılında 16 meslek hastalığı ve ayrıca toplam 13.081 adet iş kazası yaşandığı tespit edilmiştir. Bu sektöre ilişkin başlıca iş kazaları ve meslek hastalığı çeşitleri şunlardır:
Demir Çelik sektöründe sıklıkla karşılaşılan iş kazaları:
- İş ekipmanlarının sebep olduğu kazalar
- Bir veya birden fazla cismin sıkıştırması, ezmesi, batması ve kesmesi
- Çarpışma, çarpma
- Elektrik akımına kapılma
- Yanma
- Yangın
- Parlama/Patlama
- Elle taşıma ve ergonomik risklerin neden olduğu kazalar
- Düşme
- Kayma
- Kişisel faktörlerden kaynaklı iş kazaları
Demır-Çelik sektöründe; Hammadde Maniplasyon, Kok Fabrikaları, Yüksek Fırınlar, Çelik Üretim, Sürekli Dökümler, Ray Profil Haddehanesi, Kontinü Haddehane, Çubuk ve Kangal Haddehanesi, Enerji Tesisleri, Hava Ayrıştırma Tesisleri, Merkez Bakım ve Yapım, Refrakter, Hava Ayrıştırma Tesisleri başta olmak üzere sahanın genelinde bu tip iş kazaları görülmektedir.
Demir Çelik Sektöründe Meslek Hastalıkları
Fiziksel Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar:
Demir-Çelik sektörü gürültüye maruz kalınan sektörlerin başında gelmektedir. Sektörün prosesi nedeni ile oluşan gürültü desibel değerleri oldukça yüksek çıkmaktadır. Demir-Çelik sektöründe gürültüye neden olan bir çok makine, ekipman, tesis ve tesisat mevcuttur. Bunlardan bir kaçını sayarsak: stocker makinesi, reclaimer makinesi, kaba-ince kırıcılar makinesi, cevher hazırlama üniteleri, kompresörler, konveyör bantlar, elektrik ark ocakları, haddehaneler, presler, merdaneli öğütücüler, havalandırma fanları gibi daha bir çoğunu sayabileceğimiz makine ve ekipmanlar yüksek seviyelerde gürültüye neden olmaktadır. Bu sektörde çalışanlar gürültü maruziyetine karşı korunamadığı takdirde 10 yıl gibi kısa bir süre içerisinde işitme kaybı ile karşılaşabilme durumu söz konusu olabilir. Ayrıca yüksek ısıya sahip partiküller kulak zarını yakmakta ve bazı ağır materyallerin düşmesi sonucu çıkan ses, kulak zarının yırtılmasına neden olabilmektedir.
Bazı büyük makine, ekipman ve tesisatlar yere temas ettikleri için çalışma ortamında sürekli olarak titreşime neden olurlar. Ayrıca bu makine ve ekipmanlarda arıza halinde veya bakım onarımlarının yapılmadığı durumlarda da çalışılması, işçilerin titreşime maruz kalmasına neden olur. Bütün vücudun titreşime maruz kalması bulanık görmeye ve hareketten kaynaklanan baş dönmesine neden olabilir. Elle kullanılan makinaların yarattığı titreşim nedeni ile ise karpal tünel sendromu, raynaud sendromu ve eklemlerde aşınmalar ortaya çıkabilir ve maruziyetin devamı sonunda bu rahatsızlılar kalıcı olabilir. Ayrıca dupuytren kontraktürü ile karşı karşıya kalma riski öğütme ve dövme işleri ile uğraşanlarda görülebilir.
Demirin dövülmesi sırasında ve demirin eritilmesi sırasında ise çok yüksek derecede ısı ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar eritme işlemi sırasında çok daha yüksek sıcaklıklar görülse de, demir dövme ve şekillendirme sırasında sürekli olarak işlemin gözlenmesi sıcaklıktan daha fazla etkilenilmesine(dikkat dağınıklığı/bulanıklığına) neden olmaktadır.
Ayrıca yarı mamul demir çeliğin işlendiği sektörlerde ise Lazer/Plazma tezgahlarının kullanımı sırasında cildin yanması için gereken lazer güç düzeyinden çok daha azı, göz retinasını tahrip etmek için yeterlidir. Lazer/Plazma ünitelerinde çalışanlar için veya her ne kadar da çalışan gözünü korusa da çevreden geçen işçiler için lazer kullanımı riskli olabilir.
Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar:
Özellikle Hammadde Maniplasyon, Kok Fabrikaları, Yüksek Fırınlar, Çelik Üretim ve Sürekli Dökümler bölümlerinde/müdürlüklerinde eriyik metaller ve kok kömür tozu partikülleri çalışanlar için tehlike oluşturabilmektedir. Bu toz ve dumanlara sürekli maruz kalınması astım hastalığına neden olabilir ve bu durum kalıcı bir hal alabilir.
Silikaya maruz kalma, daha çok metallerin eritilmesi için kullanılan ocakların bakımı ile ilgilenen ve patlamalı ocaklarla çalışan işçiler arasında görülür ve sonunda silikoz hastalığına yakalanmaya neden olabilir.
Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar ise yanmalı işlemler sonucunda ortaya çıkarlar. Genellikle çelik endüstrisinde kömürün kısmen yakılması ile kok elde edilirken kömür katranın zifti bazı uçucuların açığa çıkmasına neden olur. Bunlar havada aerosol ya da buhar şeklinde bulunabilirler. Kısa süreliğine bunlara maruz kalma deride kaşıntılara, müköz zar iltihabına, baş ağrısına, baş dönmesine ve mide bulantısına neden olur.
Kok kömürü kullanılan ocaklarda aurıca, katran ve zift partiküllerinin havaya karışmasına neden olmaktadır. Uzun vadede bu ortama maruz kalan işçiler için akciğer kanserine yakalanma riski sıradan bir insanınkine göre iki kat daha fazladır. Çünkü kok kömüründe bulunan katran ve zift kanserojendir.
Demir-çelik endüstrisinde yaklaşık olarak 1500 kimyasal madde kullanılmaktadır. Bunların her biri üretim sürecinin belirli evrelerinde devreye girmektedir. Kömürün yanarak kok haline gelmesi sırasında katran, benzen ve amonyak ortaya çıkmaktadır. Kükürt dioksit ve azot oksit içeren dumanlara maruz kalmak, vanadyum ve diğer metal alaşım katkıları kimyasal pnömoniteye neden olmaktadır. Benzen, toluen ve zaylen gibi kömür ocağı gazında hazır bulunan maddeler solunum yolu rahatsızlıklarına ve merkezi sinir sistemi bozukluklarına neden olurlar. Bunlara uzun yıllar maruz kalma ise kemik iliği hasarlarına, anemiye ve kan kanserine neden olabilir.
Sonuç olarak;
Demir-Çelik Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği kapsamında yapılan istatistiksel çalışmalar doğrultusunda, meydana gelen iş kazalarının sebeplerinin öncelikli olarak: iş ekipmanlarının sebep olduğu kazalar, elle taşıma ve ergonomik risklerin neden olduğu kazalar, yangın, parlama ve patlama risklerinin neden olduğu kazalar olarak analiz edilmiştir.
Bu bağlamda Demir-Çelik sektöründe daha güvenli bir çalışma ortamının oluşturulabilmesi için mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin işveren ve/veya vekilleri tarafından alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapılması doğru bir yol olacaktır.